top of page
Ara
  • Arzu Eylül Yalçınkaya

Evc Makamının İlhamiyle

B.

Sabahın beşinde, muftağımın bir köşesine oturmuş dersime gücüme bakacak iken, nasıl oluyorsa hatırıma bir Evc*  sarkı geliyor. Dinlemek zaafında bulunuyorum. Bütün iklim, mevsim birden değişiyor. Bu makamın tesiri ile birden, basit mevzuların üzerine yükseliyor, alemden fariğ oluyorum. Aynı notaların ibramiyle, elim kaleme uzanıyor ve hislerim kelimelere dökülüyor.

* * *

Dünya üzerinde yeterince acı olduğu malum değilmiş gibi, bunlardan payımıza düşenler yetmezmiş gibi, Adem ile Havva’dan bugüne az göz yaşı dökülmemiş, Kabil’in makus ve mesum fiilinden bugüne az kan dökülüp kalplere dolmamış gibi, nedendir Allah’ım benim bu Evc* makamının can alıcı, yürek yakıcı ezgileri üzerinde ısrarla taksim geçişim. Adeta Ceberut aleminden yola düşüp felekleri, semaları seyrederek bir Ulu’l-azim Peygamberin kalbine yerleşen vahiy gibi, Evc makamı da yüksek perdelerde seyredip ruhum semasından naz ile geçerek bütün halavetiyle gönlüm vahasına işba ettiğinden midir?

Evc haddi zatında “yüksek” demek.

İnsanda, dokunduğu işlettiği, harekete geçirdiği duygular da haliyle yüksek dereceden oluyor. Ancak işin anlayamadığım tarafı şu ki, bu yüce duyguların tahrik olmasına ve cuşa gelmesine; sırasında gönlü titretip göz yaşına dönüşmesine sebep olan unsur nasıl olur da gözle görülmeyen, elle tutulmayan, işte şu nim-hicaz perdesinde bir süre asma kalış gösteren bir evc taksimi olabilir.

Evc, yüceler yüksekler demek.

Makam, yüksek perdelerde seyrettiği vakit, dinleyici tetiktedir, hayrette ve haşyettedir. Manasını idrakten aciz kaldığı ve tefsirine muhtaç olduğu  ilahi bir kelamı iman ile dinleyen bir mübtedi(taze mümin) gibi, korku ve ümit arasında gidip gelmekte, beklemektedir. Eğer makam inişe geçmezse ona ulaşmanın imkanı yoktur.

Sonra hani varlığın merhamet denizi coşar da, Allah kulunu, o kendisinden ümid eden raciyi  bulunduğu mertebede  yalnız bırakmaz, tenezzül eder ya..

uluhiyet alemindeki seyrini kendi zatına saklayarak, sevdiğine, bekleyenine döner. Kah sahife ve kitap gönderir, kah Davud’un yanık sesiyle rahmetini indirir, kah ezan-ı Muhammedi ile sadıklara meyleder.

Evcin inici seyri de ilahi rahmetten nasibini almış gibidir. Meyveli ağacın dalları aşağıda olmak gerek diyerek, tiz perdelerden devşirdiği manayı paylaşmak üzere iniş seyrine başlar.

Haziruna, dinleyenlere merhametinden sesi dügah perdesine çeker

Orada bir süre eğlenir

Kah fısıldayarak,

Kah tane tane

Ama cevabından emin olunan bir ilan-ı aşk cüreti içinde

O nazlı Evc makamı,

usul usul yaklaşır,

Yavaş yavaş sokulur,

zamanını bekler

Ve nihayet

“uşşakın” ağlaşan gönülleri üzerinde ber-karar eder.

Eylülcan

* Evc Makamı hakkındaki bu yazıyı okumadan önce, ya da okurken bir kaç Evc şarkı ve ilahi dinlemek faydalı olabilir. En sevdiklerimi paylaşmak isterim:

Canım kurban olsun senin yoluna

Sabahın seherinde ötüyor kuşlar

On kere demedim mi sana sevme dokuz yar..

0 görüntüleme0 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör
bottom of page