top of page
Ara
Arzu Eylül Yalçınkaya

Bursa’da Kırklar Meclisi

Güncelleme tarihi: 29 May 2020

Dünkü dersimizde Mustafa Kara hocamız sağolsun her zaman ki gibi bize  çeşitli kitap ve dökümanlardan oluşan bir hediye paketi armağan etti. (Bursa’ya gelirken bundan maada yanıma ikinci bir bavul almak durumundayım sanırım. Fakülteden çıkarken ki durumum çok acıklı oluyor zira. Her yanımdan kitaplar, kağıt levhalar, çeşitli yiyecek torbaları filan taşıyor. )

            Bakalım bu haftaki hediye paketimiz hangi eserlerden oluşuyor.

İlk eser: Bursa’da Kırklar Meclisi: Bursa Büyük Şehir Belediye’sinin bir kültür hizmeti olarak yayınladığı eser oldukça hacimli. M. Kara hocam eserin ön sözünde “kırklar” ifadesinin kültürümüzde ve hassaten tasavvuf geleneğindeki anlamı üzerine bazı mülahazalarda bulunmuş. Bursa’da kurulan ilk Kırklar Meclisi’nin 1326’dan önce Abdal Murat başkanlığında fetih hazırlıklarını görüşmek üzere toplandığından bahsediyor. Başkanlık Osmanlı büyüklerinden Dâvud-i Kayseri, Geyikli Baba ve Emir Sultanla devam ederek yirminci yüzyılın başında Mustafa Vahyi Efendi’ye Ulaşıyor ve yedi yüz yıllık bir müessese olan Kırklar Meclisi o tarihten sonra yavaş yavaş sahneden çekiliyor.

            Bursa’da Kırklar Meclisi adlı derleme, şehre hizmeti geçmiş “kırklar meclislerinden” yani şehir kültürüne bir şekilde katkıda bulunmuş şahsiyetlerin eserlerinden alınmış kırk ayrı makaleden oluşuyor. Kitabı ayrıntılı olarak okumak zaman alacaktır. Esasen bir seferde tamamını okumak çok faydalı olmayabilir. Peyderpey ilgili olunan alan ile başlamakda fayda var. Ama ben ilk buluşmanın heyecanıyla her yazardan bir kaç satır okumak ve hemen şuraya not almak istiyorum ki, sonra üzerinde tefekkür etmek imkanı olsun. Dinleyicilere de küçük bir yol hediyesi olsun. O halde hemen başlayalım eserin ilk bölümü Tanpınar’ın Beş şehir adlı eserinden.. Kırklar Meclisi adlı bu çalışmanın temsili bir meclis olduğu düşünülürse, bu ilk yazı bir tür açılış konuşması olarak alınmalıdır.


Açılış konuşmasını Ahmet Hamdi Tanpınar yapıyor ve üstad Bursa şehrinin semt isimlerinden bahsederken şunları söylüyor:

 “Bu isimleri bir kere öğrendiniz mi artık unutamazsınız, tenha saatlerinize küçük ve munis rüyalar gibi sokulurlar, size kendileriyle ülfete, esrarlı mahfazalarını zorlamağa, gizledikleri sırları tanımağa ve tatmağa mecbur ederler; İster istemez sayarsınız: Gümüşlü, Muradiye, Yeşil, Nilüfer Hatun, Geyikli Baba, Emir Sultan, Konuralp[1].. Bunlar hakkaten bir şehrin ve mahalle adları, yahut tıpkı bizim gibi muayyen bir zaman içinde yaşamış bir takım isimlerin anıldıkları isimler midir? Hepsinin mazi dediğimiz o uzak masal ülkesinden toplanmış hususi reneleri, çok hususi aydınlıkları ve geçmiş zamana ait bütün duygularda olduğu gibi çok hasretli lezzetleri vardır. Hepsi insanı hayat ve zaman üzerinde uzun murakabelere çeker, hepsi zihnin içinde küçük bir yıldız gibi yuvarlanırlar ve hafızanın sularında mucizeli terkiplerinin mimarisini altın akislerle uzaltıp kısaltarak çalkanırlar.

        Peki Eylülcan hangi semtte kalıyor?

        Çekirge.

         Osmangazi ilçesine bağlı Çekirgenin şu gün itibariyle tarihini tam olarak bilmiyorum ancak bir şekilde bende bütün bir kırklar meclisinin bir talebesi, namı diğer “çekirgesi” olduğum hissini uyandırıyor.

       Külliyesi dahilinde uyuduğum I. Murad Han, kıymetli eşi Gülçiçek Hatun, birlikte meydanlarda at sürdükleri gazi Konuralp, Emir Sultan, Üftade Hazretleri, Yadigar-i Şemsi müellifi Şemseddin efendi,.. ve daha niceleri Yahya Kemal, Ayverdi, Tanpınar..

     Hemen Allah nasip etsin, ol desin de olalım hepberaber inşallah.

(Eser kırk bölümden oluşuyor. Devam etmek niyetiyle..)

[1] Osmangazi ve Orhangazi’nin silah arkadaşı.

78 görüntüleme0 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör

Comments


bottom of page