top of page
Ara
  • Arzu Eylül Yalçınkaya

Var mı yeni yıl heyecanı?


B.

Sosyal paylaşım sitelerinden birinde bir arkadaşımın bir iletisine rastladım. Samimiyetle söyle soruyordu: “Yılar var ki yeni yıl heyecanı duymadım. Acaba bu yıl duyabilecek miyim?” Soruyu nedense kendime tevcih edilmiş addettim ve 2014’ün son günlerini bu soru etrafında gezinerek geçirdim.

Yeni yıl heyecanı.. Bu heyecanın, hemen herkeste farklılık göstermekle birlikte genel olarak takip ettiği bir gelişim ve dönüşüm seyri olduğunu kabul etmeli. Birbirini takip eden seneler içinde bazı beklentilerin cevap bulduğu ve fakat bazılarının hayalimizde bir suret ve bir arzu olarak kalacağı az çok ortaya çıkıyor. İlk gençliğin ardından içine atılacağımız hayat yalnızca kavranılacak bir gerçeklik değil ayrıca yüklenilecek bir çok sorumluluğa işaret eden bir ağırlık olarak da bizi karşılıyor. Hali hazırda o dönemde-serde gençlik var- insan elinde bulunan manevi bir kalem ile hayat dairesinin yarı çapını genişletmeye, hayat dairesini büyütmeye çalışıyor. Gençliğin verdiği enerji ve safdillik içinde, çizmeye başladığı o geniş daireyi tamamlayacak zamanı ve imkanı olacağına inanıyor. Fakat bir yerden sonra devreden senelerin nedense bereketi azalıyor, bakıyesi düşüyor. Niyetlenilen işler ile bunları geçekleştirmek için gereken bilgi, irade ve kudretin her zaman tam olarak örtüşmemesi sebebiyle, çizilen çemberlerin şekli şemali değişiyor. Başarışız teşebbüsler ve sonuçsuz girişimler gibi acı tecrübelere, peyderpey saçlarda beliren aklar ve göz kapaklarına ilişen çizgiler de eklenince, bir yılı daha devirmeye hazırlanan insan kardeşimden, yeni yıl heyecan ve hayalleri çekilmeye başlamış olabiliyor. İşte arkadaşımın “Yıllar var ki yeni yıl heeycanı duymadım. Acaba bu yıl duyabilecek miyim?” sorusunu okuyunca, az çok kendimi yukarıda kısa bir tasvirini sunduğum resmin içinde buldum.

Şimdi sıra söz konusu resmi yorumlamaya geliyor. Bu heyecanını kaybetme sınırında bulunan arkadaşımızın meselesi nedir? Olayı nedir? Söz konusu tablo olumsuz ve olumlu olarak iki şekilde tefsir edilebilir. Birinci yaklaşıma göre, arkadaşımız artık iç enerjisini kaybetmeye başlamış, tabiri caizse yaşlanmaya dönmüştür. Olumlu bir yaklaşımda bulunacak olursak, o halde şunu söylemek gerekir ki, arkadaşımız her insanın hayatının bir yerinde kabul etmekle rahata ve huzura ereceği gerçek ile karşılaşmıştır: Haddini bilmek. Şimdi bunları biraz daha açalım.

Burada Aristotales’in Retorik adlı eserinde yer alan genç tanımını hatırlamakta fayda var. Üstad diyor ki: “Genç hali hazırda hayalleri ve arzuları bulunan ve bunları gerçekleştirmek için gereken güç ve heyecanı kendisinde bulan kimsedir. Gençlik için belli bir yaş sınır tayin verilmemiş ve fakat irade ve güç arasındaki denge üzerinden bir izahı yapılmış olması ilginçtir. Olumsuz bir bakış açısıyla tefsir edilirse, bir zamanlar hayat dairesini geniş tutmuş ancak şu suralar onu tamamlamak için gereken güç ve heyecanı kendisinde bulamayan bu kardeşimin artık yorulduğuna ve yaşlandığına  hükmedilebilir.

Olumlu yaklaşıma gelecek olursak,  buna göre heyecanlarını makul çerçevede tutan kardeşimin, insanı insan yapan en önemli kabul ile, yani acizliğini ve haddini bilmek zevkiyle buluşmuş olduğu söylenebilir. Burada yine arzu ve heyecan vardır. Onları yüklenmek ve devam ettirebilmek için gereken güç ve kudrette vardır. Fakat sonuçların kendi elinde olmadığını ve hatta sonuçlardan sorumlu dahi olmadığını anlamanın verdiği müthiş bir rahatlık ve huzur da vardır.

Konuyu enine boyuna bir kaç zaman çevirmiş olduğum anlaşılıyor. Şu halde kendimi yılbaşı heyecanında nerede buluyorum. Sanırım iki yaklaşımın arasında. Yeni yıl isteklerim ve arzularım var, bunların kimisini gerçekleştirebilecek gücüm olduğunu hissediyorum, kimisi için de diyorum ki Allah kerim. Kul gayrette gerek. Tevfik Allah’tandır. Kimi şeyler de var ki artık peşine düşmüyorum, bir başka mümin kardeşime nasip olur inşallah diye dua ediyorum. Belki ilk gençlik yıllarımdaki gibi bir safdillik içinde değil, ama Hak için ve Hakla birlikte iş yapmanın hayalini kuruyor, heyecanını duyuyorum. Bu güne kadar bir yol geldik, bir yarım daire çizdik, şimdi o dairenin yarı çapı az çok belli olmuş madem artık onu tamamlamaya dönelim diyorum. Buna göre yeni yılda ve Allah ömür verdikçe göreceğimiz yıllar boyunca, yapmaya niyetlendiğimiz işleri tamamlamak zamanıdır diyorum.

Yarım defterler tamamlansın, boş sayfa kalmasın. Ara toplam alınsın, bakıyemiz çıksın. Alacaklar, verecekler bir ortaya dökülsün. Alacaktan geçtim de borçların iadesi yapılsın. Kırık kalplerin peşine düşülsün, helallikler alınsın. Verilen sözler, “er ya da geç” hükmüne tabi olarak daha geçe kalmadan yerine getirilsin. Emanetler yerine tevdi edilsin. Şu saate kadar saçıldık serpildik,  boy verdik, dal budak attık. Şimdi artık bir vakit toparlanalım. Hayat dairesinin çıkış kavsini gençlik cüreti ve heyecanıyla çizdik, şimdi gereken ikinci kavsi olgunluğun verdiği kararlılık, gayret ve sabır ile tamamlayalım.

Vesselam.

Eylülcan


5 görüntüleme0 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör

Comments


bottom of page