B.
Sevgilim bu sevgililer gününde bir karar aldım.
Hani ben seni çok seviyorum ya canım,
Evet, çok seviyorum. İşte tam bu yüzden, seni çok fazla sevdiğim için,
bundan sonra seni daha az seveceğim.
Hemen endişelenme kızma öyle, bak anlatayım sen de beni haklı bulacaksın.
O gün seninle her zamanki yerde her zamanki saatte buluşmaya karar vermiştik. Vakte ne kadar riayet ettiğimi bilirsin. Dersten çıktıktan sonra koşar adım buluşma yerimize gittim. Baktım yoksun. Zaten üç haftadır görüşemiyoruz. Birden öyle seni de göremeyince,çok üzüldüm, mahzun oldum. Ondan sonra bir telaş hemen telofona sarıldım ama sana ulaşamadım. Mesaj attım, ona da cevap vermedin. Biraz kızdım galiba. Bilirsin, kafam attı mı atar, zaten başkası olsa, hiç uzatmam on dakika bekler giderim. Ama sen olunca başka.. Dedim, benim sevgilime ne oldu ki acaba? Sakın başına bir hal gelmiş olmasın. Sonrasını tahmin edersin. Biliyorsun, negatif düşünceye meyilli bir yapım var. Bu huyumla az mücadele etmedin. O anda bir felaket senaryosu yazardım da, senin emeklerine olan saygımdan güzel düşünmeye çalıştım. Hiç kötü düşünmedim biliyor musun hiç.
Usulca bir masaya iliştim, ve senin hayalinle başbaşa olarak keyifle seni beklemeye başladım
Ve o sevginin sarhoşluğu içinde her türlü histen ve kayıttan azade olarak çok tatlı çok başka bir zaman geçirdim.
Aslında keyifli olmak için pek de açık bir sebebim yoktu. Her yanımdan sular damlıyordu. Taksi bulamadığım için son yarım saati yağmur altında koşturarak geçirmiştim. Bir kaç kere dikkatsiz arabaların kurbanı olmuş, iyice ıslanmıştım. Sevgililer gününde, sevgilim buluşma yerine gecikmiş-ya da açıkça gelmemiş- aramalarıma cevap vermemiş, mesajlarıma dönmemişti. Ama ben çok mutluydum.
Sonra öyle hayalinle birlikte seni beklerken şunu farkettim:
Ben sevgilimi ne kadar da çok, çok seviyor olmalıyım ki, onun sevgisinin verdiği güç ile şu son bir saattir yaşadığım hiç bir olumsuzluğa takılmadım. Herkese gülümsedim, aksaklıkları sabırla karşıladım, hadiseleri büyütmedim, yanlışlıkları görmedim. En son, hatta, beni ıslatan arabanın mahcup şöförüne, sanırım, ziyanı yok abicim, gibisinden bir kelam bile etmiş olabilirim. Her zamankinin aksine bu fazlasıyla mülayim halimi sebebi sendin. Daha doğrusu bu melek kanatlarını benim omzuma konduran senin sevgindi. İşin aslı, her güzelliğin kaynağı sevgi olduğu gibi benim halimin müsebbibi de “sevgiydi”.
Ve sanırım artık kalbim sevmeyi öğrenmiş bulunduğundan,
artık sevgide ikiliği kabul etmeyerek bana şöylediyordu:
Meğer ki şu dünyada bir sevdiğin var, meğer ki artık kalbin sevmeyi biliyor, şimdi o hissi bütün bir alemle paylaşmak zamanı.
İşte o nedenle sevgilim bundan sonra ben seni daha az sevmeye karar verdim. Sana olan çok ama çok fazla sevgimin bir kısmını alarak, onunla, içerisinde tanıma fırsatı bulduğum şu dünya ile paylaşmaya karar verdim.
Haklısın, endilenmiş olmanı anlıyorum.
Ama beni dinlersen hak vereceğini biliyorum.
Bu nasıl olacak dersen,
Müsadenle anlatayım.
Ayrıntılarına henüz karar vermedim ama sanırım şöyle bir şey olabilir. Şimdi ben seni çok seviyorum ya, mesela ne bileyim bundan sonra o sevginin bir kısmıyla tabiatı, toprağı, ateşi ve havayı, suyu ve tahtayı seveceğim. Gökte seyreden kuşları, geceleri yanıp sönen yıldızları, okyanuların kıyılarında biriken yosunları seveceğim. Ama öyle kuru, laftan bir sevgi olmasın bu, sevgimi gösterecek bir şeyler yapayım. Ne bileyim her bahar bir fidan dikeyim, her sabah kuşlar için penceremin önüne bir kap dolusu ekmek kırıntısı bırakayım ya da su kaynaklarımızı boşa harcamayayım.
Seni O kadar çok seviyorum ki, muhtemelen yine biraz daha sevgi kalacaktır. Onunla mesela aileme, arkadaşlarıma, akrabalarıma, komşuma daha çok ilgi, özen göstereyim. Annem ne zamandır söylüyor, duvar kağıdını söküp boya yaptıracakmış. Koltuklarında yüzlerini değiştirecekmiş, yıllardır artık solmuş eskimiş. Yardım istiyor. Erteleyip duruyorum. Daha fazla ertelemeyeyim. Komşunun kızı matematik dersinde zorlanıyormuş demişlerdi, üstünden çok vakit geçti. Ama geç kalmamışımdır, umarım. Söyleyim, arada akşamları gelsin, yardımcı olayım. Arkabalarımızdan bir Güler Hala vardır, biraz uzaktan bir akraba, uzakta da oturuyor, olsun üşenmeyeyim. Beni çok sever, her vesileyle selam söyler. Bir gün kalkayım onu ziyarete gideyim. Bayramlarda büyüklerimin ellerini öpmeden küçüklerimi sevindirmeden hemen aceleyle kendi planlarımın derdine düşmeyeyim.
Sonra elimde mutlaka biraz daha sevgi kalacaktır. Ben de o sevginin gücüyle kendimi, toplum hizmetine vereyim. Ne bileyim mesela, sevgiye muhtaç yavrucaklar var, çocuk yuvalarında, yetiştirme yurtlarında kendilerine sahip çıkacak, sevip kollayacak bir büyükleri olsun diye dua ediyorlar. Ben de o beklenen, özlenen büyüklerden biri olayım. Huzur evlerinde kapıları çalınsın diye bekleyen yaşlılarımız, sığınma evlerinde bir kase çorba, bir battaniye için her akşam saatlerce sıra bekleyen gariplerimiz, hastanelerde yatan sahipsiz hastalarımız var. Hepsine yetişmek mümkün değil belki ama, en azından bana en yakın olan bir çocuğumuzu, bir yaşlımızı ya da hastamızı sahipleneyim, her fırsatta arayıp sorayım, gönlünü edeyim.
Canım. Ben seni çok seviyorum ya hani. İşte o çok sevgiden ayırdığım bu bir parça sevgiyle ben bundan sonra insanı ve insanlığı daha çok seveyim. Hani sen geç geldiğinde ben mazaretler yazıyorum, sözlerini hep hayra yoruyorum, seni hoş görmek için gereken her türlü mazareti kendimde hazır buluyorum.. işte tıpkı onun gibi. Hani hatalarını örtüyorum, eksiklerini tamamlıyorum, sen bir yanlış yaptığında kendim yapmış gibi mahcup oluyorum.. İşte o hal gibi. Hani sen bir güzellik yaptığında o benim için bin güzelliğe bedel oluyor, sen bir çift tatlı söz söylediğinde birden keyfim yerine geliyor, sen mutlu olsuduğunda benim mutluluğum kat be kat artıyor ya.. İşte bu hisleri senin için duyduğum gibi, bundan sonra yalnız senin için değil, bütün bir insanlık için hissedeyim.
Nasıl olacak tam olarak bilemiyorum. Ama sevginin bana bir yol göstereceğine inanıyorum. Bundan sonra “insan”ı daha çok seveyim diyorum. Ama öyle lafta değil. Sevinçleriyle artarak, dertleriyle hemdert olarak seveyim. Hataları ve yanlışlarında insanlarla bir olarak ama her zaman iyi ve güzeli hatırlatarak seveyim. Seni sever gibi, kendimi sever gibi. Korkma eksilmez bu cevher dağıttıkça artacak, biliyorum. Sevginin verdikçe, artan; paylaştıkça çoğalan bir değer olduğunu-unutma ki- bana sen öğrettin. Bu sevgi dağıttıkça paylaştıkça çoğalacak. İzin ver şimdi ben de bu zevki insanlığa armağan edeyim. O paylaşma zevkiyle hayatımın her anı bir başka buluşma gününe bir başka sevgililer gününe dönüşsün.
Ben her gün sevgilisiyle buluşacak bir aşık gibi sarhoş geçireyim. Ayrıntılara takılmayım, aksaklıkları hoş karşılayım. Her işi her olayı kolayından alayım, kendime de çevreme de hayatı kolaylaştırayım.
Mesela şahsıma yapılan hataları mazur göreyim. Sabah selamıma cevap vermeyen bir arkadaşım için, duymadı herhalde, diyeyim. Yüzü asık bir komşumla asansörde karşılaşsam, uykusunu almadı zaar, diyerek onu mazur göreyim. Otobüste, koltuğumu koltuğumu kapan yurttasımın halini yorgunluğuna, memur kardeşimin huysuzluğunu hizmet şartlarının ağırlığına vereyim. Caddenin kalabalığında omzuma vurup geçen bir genç için, “acelesi var, aşkıyla buluşacak belki” diyerek onun için sevineyim.
Sabah kalktığımda yalnız kendi günüme doğmayım. Herkesin sevincinden acısından bir pay aldığım büyük bir güne doğayım. O gün evlad sahibi olan bir çift keyfimi yerine getirsin. Okulunu başarıyla bitiren bir genç, terfi eden bir memur, borcunu kapatan bir küçük esnaf için onlar adına mutlu olayım. Hastalıktan kurtulanla şifa bulayım, devasını bulan her dertli için içimde huzur duyayım. Ne bileyim. İşte şimdi aklıma bu kadar geliyor.
Ama bil ki canım,
gönlümden senin içinde bulunduğun şu dünyayı bir hamle de kucaklayıp sarmak,
Sarıp sarmalamak geliyor.
İşte bu yüzden bu sevgililer gününde bir karar aldım güzelim
Bundan sonra sana olan sevgimin bir kısmıyla, bütün dünyayı seveceğim
Ama üzülme, korkma olur mu
Bu kadar dünyaları sevdikten sonra içimde hala o derece büyük bir sevgi kalacak ki
Dönüp onu yine sana
Daha artmış,
zenginleşmiş,
arınmış ve kutsanmış olarak
hatta kalbimle birlikte
sana
vereceğim.
…
* * *
Not:
Ama bunu gören Tanrı
“Ey sevginin hakkını veren,
oyalanma daha fazla da
aşk-ı ilahiye
yüksel.”
derse
bak onu bilemem işte.
Comments