Bu kararsızlığın, bu yerinde duramayışın sebebi nedir Allah’ım? Kimileri hiperaktif der, kimileri delikanlı der, kimisi eski tabirle nev şahsına münhasır. Bunları duymaktan yoruldum, fakat o mekandan şu mekana koşturmaya hala yorulmadım. Gittiğim yerde kararım durağım yok. Gidiyorum, daha yerleşme sürecini tamamlayamadan dönüş yolunun hayali gönlüme düşüyor..
Sen beni benden iyi bilirsin ya, yine dayanamayıp cevap kabilinden bir iki söz söylememi de mazur görürsün elbet. Öyle sanıyorum ki bu devamlı hareket arzusu, bitmez tükenmez bir yolda yürüdüğümün idraki içinde bir an durmamak gereğini hissetmiş olmamın bir sonucudur. Yürümeli daima yürümeli. Hep bir önceki idraki aşarak, ona yeni bir şey katarak, yenilenerek. Bunu iç dünyamda gerçekleştiremeyince bu defa dışarıda gözle görülür bir hareketliliğe mecbur oluyorum ve sanırım son zamanlarda maddi dünyanın sınırlarını oldukça zorlamaya başladım.
Gün içinde hayalimde birbirine bitişik kurgusal bir coğrafyada yaşıyorum. Sabah tibette inzivaya çekiliyor, öğlen vakti romada kahvemi içip ikindi namazını Mescid-i Aksada eda ettikten sonra akşamüstü Şam ol city’ye akıyorum. Kah Mescid-I nebinin avlusunda kainatın merkezi burası hissi içinde zamanı duymaksızın dolaşıyor, kah Amerikada bir kitapçının kahve bölümünde demleniyorum. Bir çift kanadım olsa diyeceğim ama hiçbir kuşun kanadı bu hızı yakalayamaz. Zihnimde bütün mekanlar bütün alemler iç içe. Hepsi tek bir noktaya toplanmaya çalışıyor ve başarmalarına da çok az kaldı.
Yahya Kemal’in İstanbul’un semtleri ile ilgili söylediği bir sözü hatırlıyorum. İstanbul’da gün içinde başka bir semti özlediğimiz vakidir, diyordu. Mesela eminününde bir iş için koştururken, anadolu kavağında olmayı, yahut çengelköyde çay içerken, sultanahmet meydanında bulunmayı özlersiniz. Istersiniz değil, özlersiniz. Bu İstanbulda istanbulu özlemektir. Işinizi bırakıp bu özlemin arzunun peşine düşseniz sonu gelmez; bir özleminize kavuşsanız öbürü hemen gönlünüzde bitiverir.
Gelelim eylülceğizin arzusuna…
Ben dünyanın bir ucundayken,
dünyanın öbür ucunu ve oradaki beni
özlüyorum.
Hakikatte ise asıl dünyamı ve oradaki beni özlüyorum.
Bir koşturmacadır başlıyor, nihayet özlediğim yere ulaşınca aradığımın yalnızca mekanla ilgili olmadığını hissediyor, arzunun verdiği ümitle tekar başka yöne doğru harekete geçiyorum.
Allah’ım haddimi aşıp çok mu söyledim. Öyleyse affet, bağışla Rahman ve Rahim olan Allah’ım.
Ben kendimleyken ve kendimdeyken, geldiğim yeri ve asıl benliğimi
Dahasını da söyleyim seni, beni, BİZİ özlüyorum.
Bütün bu koşuşturmaların
Bu karasızlık ve hareketliliğin sebebi;
Kendime ve aslıma duyduğum
Bitmez tükenmez arzu ve özleyişin
Vücudum aynasından görünen bir tezahüründen başka bir şey değildir.
vesselam.
Comments