B. (Ney anlatıyor)
Bu dünya sahnesinde herkesi, her şeyi bir işin peşinde, bir karın endişesinde bulursun. Hayat nice cilvelerle doludur ki orada gizlenmiş hikmetleri çözene bizden selam olsun. Cenâb-ı Hak her canlıyı bir vazife için memur etmiştir. Kimi bu yöne gider kimi şu yöne koşar. Kuşlar seher vakti tatlı tatlı şakımaya başlar. Yıldızlar başlarını eğerek çekilirken Güneş vakitlice şu karşıdaki dağın ardından doğar. Rüzgâr kâh o yöne kâh bu yöne savrulur. Denizler bir dalgalanır, bir durulur. Bilenler bilir, ekin zamanı buğday ekilirse Temmuz-Ağustos gibi harman olur. *** Hak bu devirde mekkar olduğu gibi el-an kemakan, İbrahim Ethem’in padişahlığı zamanında da Mekkar idi. İbrahim kulu için kalem yazacağını yazmış, mürekkebi çoktan kurumuştu: O Allah’ın said olarak yazdığı bahtlı insanlardandı. Şahın en sevdiği işlerden birisi de avlanmaktı ki maiyetiyle beraber ava çıkıp günlerce dönmediği vâki idi. İyi bir süvari, mahir bir okçuydu. Doğrusu, peşine düştüğü avın kurtulduğu görülmemişti. Yine ava çıktığı günlerden birinde İbrahim Ethem, bir ahunun peşinden koşmaya başladı. Atını o derece hızlı sürüyordu ki askerleri ona yetişemedi. Ormanın derinliklerinde ahu ile baş başa kaldığı vakitte, o dünya güzeli mahluk başını İbrahim Ethem’e çevirerek usulca: “Seni bunun için yaratmadılar İbrahim, haşa!” dedi ve devam etti: “Sen beni avlamak için de buraya gönderilmedin. Rabbinin “Ma halakte li haza” âyet-i kerimesini hatırla: “Ey Allah’ın iki eliyle yaratılmış ve Hakk’ın nefesiyle can bulmuş güzel insan. Yaratılıştan gaye kendini bilmek ve aslını bulmak iken Vaktini harcayıp av peşinde yorulma.” Ethem Şah bu nidayı işitince birden kendini yere attı. O anda gözü hiçbir şey görmedi. Hakk’ın çağrısına uyarak avcılığa tövbe etti. Taç ve taht sevdası da bir anda gönlünden çıkıverdi. Ormanın derinliklerinde, bu hâdiseyi gören genç bir çobandan başkası yoktu. Baştan aşağı altın, gümüş ve yakutla bezenmiş kıyafetini bırakarak çobanın üzerindeki elbiseyi giydi. Çobandan ise sırrını kimseye anlatmaması konusunda sıkı sıkıya söz aldı. İşin sırrını sorulsaydı Ceylan şöyle derdi: “İbrahim Ethem kendisini av peşinde koşan usta bir ‘avcı’ sanıyordu Ama ‘Ava giden avlanır.’ hükmünü unutmuştu. Kader oku, kaza yayından çıkarak Ethem şahı vurunca Avcının, gerçekte Hakk’ın avı olduğu malum olmuştu.
Dinleyelim Neyden Hikâyenin Özünü
Sevgili Arkadaşlar, Hikâyede adı geçen İbrahim bin Ethem, bir vakitler Belh şehrinin hükümdarı ve devrinin en varlıklı insanlarından biriydi. Mizacının ise oldukça haşin ve sert idi. Etrafındaki onlarca vezirle, sarayında ve saltanat topraklarında sert rüzgârlar estirirdi. Av merakı ve sefasına düşkünlüğü halkın malumuydu ama inde’l-Hak o bütün meşgalelerin içinde bile kalbi temiz ve alnında said yazan kimselerdendi. Tıpkı, tohumun vakti gelince filizleneceği gibi, İbrahim Ethem’in de tabiatında vakti gelince açacak güzel tohumlar bekliyordu. Allah kulunu çeşitli vesilelerle, çeşitli hâdiselerin gizli açık işaretleri aracılığıyla uyarır. Rüzgâr nasıl yağmurun habercisiyse içimize dolan mâneviyat rüzgarı da Hakk’ın rahmetinin coştuğunu ve her an üzerimize mânâ yağmurlarının yağacağını müjdeler. İşte İbrahim Ethem de, keşif yoluyla Hakk’ın çağrısını hissetmiş ve nihayet kendisini Allah yolundan alıkoyan her şeyi terk ederek gönlündeki aşkın peşi sıra gitmiştir. Bu hikâyeyi dinleyince Hz. Peygamber’in “Said saiddir anasının karnında ve şâki şâkidir anasının karnında.” hadîsini hatırladım. Hz. Ali ise aynı anlamda bu veciz sözü söylüyor: “Herkes sonundan korkar, ben ise evvelimden korkarım.” Bu iki güzel söz de bize Kur’an’da geçen levh-i mahzufu hatırlatıyor. Hakk’ın ezelî ilminin yazılı olduğu, ana kitap. Kader için çok şey söylenmiş, çok şey yazılmıştır ama onun sırrına ancak keşf sahibi olanlar erişebilmiştir. Biz iman ederiz ki Hakk’ın kaderi ve kazası haktır. Cenâb-ı Allah’ın ezelî ilminde sabit olan hakîkatler, vakti zamanı geldiğinde yine Allah’ın izni ve kudretiyle açığa çıkacaktır. Bu konuda kula düşen, sünnete tâbi olarak çalışmak, gayretkeş olmak ve çalışarak ancak nasibimiz olan şeye ulaşacağımızı bilmektir.
Hasılı Kula düşen gayrettir Daim uyanık olmalı, Hakk’ın çağrısını hissetmek için Kalbi temiz olmalı
E. Yalçınkaya
Comments